Bu genç üniversite adayları ve ailelerinin sınava en doğru, en
verimli, en stressiz şekilde girebilmelerinin yollarını araştırdı, en
yetkili isimlere, konunun en deneyimli uzmanlarına soruldu. ÖSYM
Başkanı Ali Demir’in önemli bir tüyosu var: Soruları TÜBİTAK
hazırlamadı. Bu yıl da sorular ne zor ne kolay; her zamanki gibi...
MİLYONLARCA adayın bir üniversite kapısını aralamak için gireceği
üniversite sınavlarının ilk basamağı Yükseköğretime Geçiş Sınavı bu
hafta sonu 24 Mart’ta yapılacak. 1 milyon 851 bin 326 aday bu sınavda en
iyi yere girmek için yarışacak. Milyonlarca adayı yakından ilgilendiren
bu sınava bir hafta kala, soruları hazırlayan ve sınavı gerçekleştiren
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ali Demir,
Hürriyet’in sorularını yanıtladı.
Beş gün boyunca sınavın en yetkili ismi ÖSYM Başkanı Ali Demir, sınav
stresi yaşayan öğrenciler ve rehber öğretmenlerden, sınav tüyoları ile
stresi yenme konusunda bilgiler alacağız.
ÖSYM Başkanı Ali Demir, sınavın hazırlanma süreci ile ilgili adaylara birkaç ipucu verdi:
SORULARI RASGELE SEÇİYORUM
Sınava az kaldı, soru kitapçığındaki soruları nasıl seçiyorsunuz?
Örneğin matematik bölümüne ben oturuyorum. Problem çözme olarak 14
soru soracaklar. Ellerinde 40 soru varsa seçiyorum. Diyorum ki,”5, 12,
21, 38’incileri alalım”. Uzmanlar bakıyorlar, uygun olanları alıyorlar.
Aralarında uygun olmayan varsa, rastgele başka bir soru seçiyorum. Bu
şekilde bütün soruları oluşturuyoruz. Bir bütün haline geldiğinde bir
sorun olup olmadığına bakılıyor. Bu tamamen eski usul. Hedefimiz bunu
otomatik yapmak. Bunu yaptığımızda bir zaman kazancımız olacak.
SORU BANKASI YENİ KURULDU
Müfredat sürekli değişiyor onu nasıl yapıyorsunuz? Eski soruları atıyor musunuz o zaman?
Gariptir, ÖSYM’nin 2010 yılına kadar ciddi anlamda bir soru bankası
oluşmamış maalesef. Şimdi bütün gayretimiz onu oluşturmak. Neredeyse her
hafta sonu Türkiye’nin dört bir tarafından gelen akademisyenlerle yoğun
bir şekilde soru havuzu oluşturmaya çalışıyoruz. Bu nedenle
arkadaşlarımızın iş yükünü on katına çıkarmış durumdayız şu anda. Daha
önce YGS için 40 soru hazırlayan arkadaşımıza dedik ki, “400 soru
hazırlayacaksın”. Büyük destek veriyorlar, gayret gösteriyorlar; onu
gerçekleştirdiler.
Soruları kim hazırlıyor? Akademisyenler mi? Yoksa lise hocaları mı?
Ortaöğretim hocalarına soru yazdırmıyoruz. Akademisyenlere yazdırıyoruz veya kendi uzmanlarımız yazıyor.
Ama onlar sınıflara giren kişiler mi? Adayların hangi konularda zorlandığını bilen var mı?
O konuda şunu söyleyeyim, ilk defa 2011 yılında ÖSYM ile Milli Eğitim
Bakanlığı’nı konuşturduk. Daha önce hiç bir araya gelmemişiz. Bir araya
geldik. Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredatını inceledik, kazanımlara
baktık, bizim soruların neyi ölçtüğünü inceledik. 2011-2012’de
yaptığımız sınavları Milli Eğitim Bakanlığı çok kritik olarak ele aldı.
Büyük bir mutlulukla sorularımızın hiçbirinin müfredatın dışında
olmadığını gördük.
Bu sene sorular zor olacak ve TÜBİTAK hazırlayacak deniyor?
Bu öğrenciler arasında bir şaka. Yok öyle bir şey. ÖSYM’nin bir bilgi birikimi var.
Sorular bu yıl zor mu, kolay mı?
Her seneki gibi.
Az kaygı yarar ama çoğu zarar
NAZİK Kösegil (Uğur Dershaneleri Rehberlik Koordinatörü): “YGS’ye
girecek öğrencilerimizin yaşadığı en önemli sorun sınav yaklaştıkça
artan ‘sınav kaygısı’ ile baş etmek. ‘Yeterince başarılı olamama’ riski
kaygıyı artıran temel sebep. Belirli düzeyde kaygı gerekli ve hatta
motive edicidir. Ama seviyesi yükselmiş, kontrol dışına çıkmış kaygı
performansı olumsuz etkiler. Bu durum sadece ulusal sınavlara özgü
değildir; ‘sınanma’ durumunun söz konusu olduğu her deneyim için
geçerlidir. YGS’de aslında bir sınanma durumudur. Yaşanacak deneyimin
sonucu ne olursa olsun; ne ilk ne de son sınav olacak. Daima B ve C
planları olan, çözüm odaklı yaklaşıma sahip, eksiklerinden ders çıkartıp
motivasyonunu kaybetmeden yoluna devam eden kişilerin yaşam başarısının
yüksek olduğu da bilinen bir gerçek.”
AİLELERİN DE ‘SINAVI’
“Ülkemizde aileler de çocuklarıyla birlikte sınava hazırlık sürecinin
psikolojik boyutunu tüm hatlarıyla yaşıyor. Anne babanın çok küçük
yaştan başlayan yüksek başarı beklentisi, çocuğun hatalarını düzeltmek
için onu eleştirmek, yargı ifadesi taşıyan olumsuz sıfatlarla nitelemek
(haylaz, tembel, sorumsuz, dağınık, pısırık, yavaş vb) çocuğun kendine
olan güvenini zayıflatır. Bunun sonucu ortaya çıkan kaygının, başarıya
olumlu yönde katkısı olmaz. Çocukları sınava hazırlandıkları sırada anne
babalara düşen en önemli görev, onların çalışma isteğini artırmak ve
onu çalışmaya teşvik etmek için kaygı yükseltici yaklaşımlardan
kaçınmaktır.”
YARGILAMAYIN TEŞVİK EDİN
Adaylar, geleceğini etkileyen yarıştan kaygılanır
“Üniversite sınavlarına hazırlanan bir öğrencinin yaşadığı kaygının
iki sebebi var. Birinci sebep bütünüyle gerçekçi ve akılcı bir temele
dayanır. Sonuçları hayatın akışını etkileyecek, büyük bir yarışta
olmaktan kaygı duymak. Diğer sebep de ‘Anneme babama ne diyeceğim?’,
‘Arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacağım?’, ‘Tanıdıklarıma karşı mahçup
olacağım!’ gibi düşüncelerle beslenir.
Adayın kendine güvensizliği, önemli ölçüde anne ve babasının bilerek
veya bilmeyerek uyguladığı yaklaşımlarının sonucudur. ‘Bu kadar
çalışmayla sınav kazanılmaz’, ‘Bu kafayla gidersen, zor kazanırsın’,
‘Komşunun kızı tıbbı kazandı, aman beni mahcup etme!’ türünden
yaklaşımlar genci çalışmaya teşvik etmez. Aksine yükselen kaygı
sebebiyle onu adeta kıpırdayamaz duruma getirir.”
ADAYLAR NE DİYOR?
Girsek de kurtulsak
ÇAĞATAY Çavuşoğlu (19, Plevne Lisesi mezunu): “Geçen yıl da sınava
girdiğim için çok heyecanlı değilim. Ama sınav anını düşündükçe strese
giriyorum. Sınav zamanı artık gelsin. Ailem beni özgür bıraktığı için
çatışma yaşamıyorum. Sadece fazla gezemiyorum. Hedefim İstanbul Teknik
Üniversitesi Endüstri Mühendisliği. Kazandıktan sonra ilk sene
rahatlayacağım, kendime daha çok vakit ayıracağım. Kendime güveniyorum.
Alternatif olarak mühendislikler olacak, Ege Üniversitesi, Anadolu
Üniversitesi olabilir. Okul bittikten sonra belki turizmle ilgili bir
alanda çalışabilirim.”
SOSYAL HAYATIM YOK
Mehmet Onur Koçer (19, Eyüp Refhan Tümer Lisesi Mezunu-TM öğrencisi):
“Açıkçası stresten dolayı artık bir an önce girsem de kurtulsam diye
düşünüyorum. Ailemle ve çevremle bir sorun yaşamıyorum. Sosyal hayatım
zaten yok, genelde ya evdeyim, ya da dershanedeyim. Aslında ilk hedefim
Boğaziçi Psikoloji bölümü. Ama Ege Üniversitesi Psikoloji de hedeflerim
arasında. İlk sene tamamen okulun tadını çıkarmayı düşünüyorum
kazanırsam. Bu yıl kazanamazsam da seneye daha iyi bir şekilde
hazırlanacağım..”
DIŞARI ÇIKMIYORUM
Duygu Damla Ayhan (18, Nevzat Ayan Anadolu Lisesi son sınıf
öğrencisi): “Sınav yaklaştıkça kaygım artıyor. Yeni şeyler öğrendikçe
hiçbir şey bilmiyormuşum gibi geliyor. Bana güvenen insanları yüz üstü
bırakmaktan çok korkuyorum. Ailemin kendime güvenmem için söylediği her
şey daha çok panik yapmama neden oluyor. Dışarı çıkmıyorum. Psikolojik
açıdan gittikçe zorlandığımı hissediyorum. Ege Üniversitesi Diş
Hekimliği Fakültesi istiyorum. İkinci seçeneğim fizik öğretmenliği
olabilir. İstemediğim bir bölüm kazanırsam gitmem.”
HASSAS OLMALIYIZ
ÖSYM Başkanı Prof. Ali Demir, görevleriyle ilgili şuyle konuşuyor:
“Bu, çok büyük sorumluluk. Herkesin eşit şekilde değerlendirilmesini
sağlamak bizim en büyük hedefimiz. Bunu sağlayabilmek için de elimizden
gelen bütün tedbirleri almak durumundayız. Bütün herkesin kaderi
elimizde gibi değil de, geleceği şekillendiren bir kurum olduğumuzdan
dolayı çok hassas olmamız çok özenli olmamız gerektiğini hissediyorum.”
Aileler, bunları SAKIN YAPMAYIN
KENDİ özlemlerinizle, çocuğunuzun sınırları arasında gerçekçi bir denge kurmanız gerektiğini unutmayın.
Çocuğunuzu güçlü ve desteklenmesi gereken tüm yönleriyle çok iyi
tanımaya gayret edin ve onun kendi ışığını ortaya çıkarmasına destek
olun.
Başarılı olamazsa önündeki süreci ceza gibi göstermeyin. Tercih ve
seçimlerini yaparken onu destekleyip, ona alternatifler sunmaya çalışın.
Hayatın amacı kendine yeten bir insan olmak, yaşadığından memnun
olmak ve bu memnuniyeti yakın çevredeki insanlarla da paylaşabilmektir.
Çocuğunuzun yaşam amacını keşfetmesine yardım edin.
Hayatı bir tek seçeneğe indirgemek kaygıyı tetikler ve başarıyı
olumsuz etkiler. Anne baba olarak görevinizin çocuğunuza iyi bir eğitim
vermek olduğu kadar, ona hayatı sevdirmek ve yaşama sevincini aşılamak
olduğunu göz ardı etmeyin.
Üst Slider
Etiketler: YGS HABER
okulsoru
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
SORULARINIZI BURAYA YAZINIZ
2017 YGS ve LYS İle İlgili Sorularınızı Buraya Yazınız
2017 Üniversiteye giden yolda son 6 yıl olduğu gibi DERSHANECİ.NET olarak yine yanınızda olacağız. Geçen yıllarda olduğu gibi size sağlıklı ...
LYS
KATEGORİLER
EN İYİLER
-
2014 Yılında Üniversite bölüm tercihi yapacak olan ve İngilizce Öğretmenliği bölümünü seçecek üniversite adayları için İngilizce Öğretmenl...
-
2014 Yılında Üniversite tercihi yapacak olan ve İnşaat Mühendisliği bölümünü seçecek üniversite adayları için İnşaat Mühendisliği Taban ve ...
-
ÖSYM Soruları ve Soru Kitapçıklarını Nasıl Hazırlamaktadır? Soruları kimler hazırlıyor? Kapalı Dönem ne demek? Sınavda sorulacak sorul...
-
İZOHİPS HARİTALARINDA BAZI YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GÖSTERİLMESİ 1. Boyun Tepe ve sırtlar arasında nispeten alçakta kalan düzlüklerdir. 2...
-
Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı’na girmeleri için belirtilen tarihlerde ÖSYM’ye sınava girmek istediklerine dair başvurularda bulunmaları ge...
-
Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), ''adil ve güvenli bir sınav sistemi'' oluşturmak için aldığı önlemlere ekleyece...
-
YEREL SAAT: Herhangi bir yerde, Güneş’in en tepede olduğu ana ya da gölge boyunun en kısa olduğu ana öğle vakti denir. Öğle vakti gün ortası...
-
1. Renklendirme Yöntemi Fiziki haritalarda yeryüzü şekillerini daha belirgin gösterebilmek için yükselti basamakları renklerle ifade edil...
-
Eğitim sonunda “Öğretmen” olarak atananlar 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’na göre 9. derecenin 1. kademesinden aylıkla göreve başlatıl...
-
Robert Kolej bir eğitmen, mucit, teknisyen, mimar ve kurucu olan Dr. Cyrus Hamlin ile tanınmış hayırsever ve zengin bir tüccar olan New Yo...
Hiç yorum yok: