Öğrenme ilkelerinin gereği olarak
ders kitaplarında "sorular" ve bazen "tartışma problemleri"
bulunur. Bunlar öğrenciyi konu üzerinde araştırma ve incelemeye yönelteceğinden
iyi bir öğrenim için gereklidir.
Öğrencileri bu soru ve tartışma problemlerini okumaya yönelten bazı sebepler vardır:
1- Bu tür soruların konunun sonunda olması ve çok büyük puntolarla yazılması,
2- İlkokuldan itibaren, okul hayatında bu gibi sorular üzerinde gereği kadar durulmuş olması,
3- Öğretmenin bu soruların önemine gereği kadar dikkat etmemesi gibi.
Soruyu anlamak ile çözmek
arasında çok yakın ve olumlu bir ilgi vardır. "Soruyu anlamak, cevabın
yarısıdır" sözü çok doğrudur. O halde başarılı bir cevap veya en doğru çözüm
için öğrencinin soruyu anlaması gerekir. Anlamak için de ilk olarak sorulan
sorunun "ne" olduğunu bilmelidir. Bazı sorularda da birkaç şey birden
sorulur. Birkaç şey birden sorulduğunda öncelikle hangisine cevap verileceğini
kestirmek önemlidir. İmtihanlarda öğrencilerin başarılı olmamalarının en önemli
sebeplerinden biri bu "kavrayış"ı kazanamamalarıdır. İmtihanlardan
sonra öğrencilerin "ben bu soruyu biliyorum, bildiğim halde yanlış
yazmışım" dediklerini sık sık duyarız. Sorulan şeyler bir sıraya konduktan
ve her biri üzerinde ayrı ayrı durulduktan sonra, konu aydınlığa kavuşur. Daha
sonra belli bir sıra ve plana göre (bunun yazılı olması gerekmez) cevap
verilir. Bu işlemi çocuğun zihni zamanla yapacaktır.
Bazı problemler karmaşıklık
gösteririler. Aranan hususların kestirilmesi veya sonuca nasıl varılacağı
kolayca anlaşılmaz. Böyle durumlarda problem basit bir şekle getirilir. Daha
önce o konuyla ilgili başka problemlerin nasıl çözüldüğüne dikkat çekilir. Buradan
da esas problemin anlaşılması ve çözülmesi üzerinde fikir yürütülür. Bunu
yaparken de çeşitli grafik ve şekil yanında üç boyutlu bir eşyadan da
faydalanılır. Öğrencilerin daha önce çok iyi bildiklerinden emin olduğunuz
konulardan hareket edilmesi uygun olur. Böylece problem, somut bir şekilde
öğrencilerin göz önüne konmuş olur. Bu çeşit uygulamalar öğretmen ve öğrenci,
bu problemleri kendi kendine çözemez.
Problemi çözmenin belli metodu olmayabilir. Bu, duruma, zamana ve sorunun soruluş şekline göre değişebilir. Problem çözme işlerini çözümleyen bir uzman olan A. Bingham genel olarak şu basamaklardan gidilebileceğini belirtiyor.(Cavit Binbaşıoğlu, Rehberlik 1975)
1- Problemi tanımak, onunla uğraşmak ihtiyacı duymak,
2- Açıklamaya, niteliğini, anlamını tanımaya ve onunla ilgili yan problemleri kavramaya çalışmak,
3- Problemle ilgili veri ve bilgileri toplamak,
4- Problemin özüne en uygun düşecek verileri seçmek ve düzenlemek,
5- Toplanmış verilerin ve problemle ilgili bilgilerin ışığı altında çeşitli muhtemel çözüm yollarını belirlemek,
6- Çözüm şekillerini değerlendirmek ve duruma uygun olanlar arasından iyisini seçmek,
7- Kararlaştırılan çözüm yolunu uygulamak,
8- Kullanılan problem çözme metodunu değerlendirmek.
Problemi çözmenin belli metodu olmayabilir. Bu, duruma, zamana ve sorunun soruluş şekline göre değişebilir. Problem çözme işlerini çözümleyen bir uzman olan A. Bingham genel olarak şu basamaklardan gidilebileceğini belirtiyor.(Cavit Binbaşıoğlu, Rehberlik 1975)
1- Problemi tanımak, onunla uğraşmak ihtiyacı duymak,
2- Açıklamaya, niteliğini, anlamını tanımaya ve onunla ilgili yan problemleri kavramaya çalışmak,
3- Problemle ilgili veri ve bilgileri toplamak,
4- Problemin özüne en uygun düşecek verileri seçmek ve düzenlemek,
5- Toplanmış verilerin ve problemle ilgili bilgilerin ışığı altında çeşitli muhtemel çözüm yollarını belirlemek,
6- Çözüm şekillerini değerlendirmek ve duruma uygun olanlar arasından iyisini seçmek,
7- Kararlaştırılan çözüm yolunu uygulamak,
8- Kullanılan problem çözme metodunu değerlendirmek.
Yazar, her problem için bu
basamakların hepsinin aynı sıraya göre yapılıp kullanılmasının gerekli
olmadığını, bu basamakların bazılarının birleştirilebileceğini ya da
atlanabileceğini belirmektedir.
Hiç yorum yok: